• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

 



Tarihi Denizli Eşkiyaları

Denizli Eşkiyaları;Denizli Sancağında asayiş olaylarının meydana gelmesini sağlayan önemli unsurların başında eşkıyalar ve münferit suçlular gelmektedir. 1914 Yılının Şubat ayı zarfında jandarmalar tarafından icra kılınan araştırma ve takibat neticesinde Denizli Sancağının merkez kazasında , Sarayköy Kazasında 30, Buldan Kazasında 33, Garbikarağaç Kazasında 21, Tavas Kazasında 19 ve Çal Kazasında 50 adet eşkıya ve suçlu ele geçirilmiştir.

 

Bu arada Manisa’nın Kapı-kaya Köyü civarlarından dolaşan Mustafa isimli bir çete reisi de, Denizli’de yakalanmıştır. Daha sonra bu çete reisi Manisa Adliyesi’ne teslim edilmiştir. Bu konuda Manisa Jandarma Tabur Komutanlığı tarafından İzmir ve havalisi Kumandanlığı’na verilen bilgi, Harbiye Nezareti’ne iletilmiştir. Harbiye Nezareti de 15 Kasım 1914 tarihinde konu hakkında Dahiliye Nezaretini bilgilendirmiştir.

15 Kasım 1915 tarihinde de Denizli Sancağının Çal Kazasının Karanlık Dere mevkinde koyun tüccarlarından Hacı Hasan ile yanında bulunan arkadaşının para ve saati gasp edilmişti. Bu olayın failleri sabıkalı suçlulardan Hüseyin, Mustafa, Halil ve İsmail idi. Yapılan takip neticesinde suçlulardan Mustafa, müsademe sırasında ölü olarak, diğerleri de yanlarında bulunan Yörük kızı Hatice ile beraber canlı olarak ele geçirilmiştir. Suçluların yakalandığı Aydın Vilayeti tarafından 28 Kasım 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’ne bildirilmiştir.

Mehmet ve Ali İbrahim isimlerindeki şerirler tarafından da Denizlinin Honaz Nahiyesi’ne bağlı Kızılyer Köyünden Hüsniye isimli bir kadın çadırından kaldırılmış ve fidye talebiyle darp edilerek yaralanmıştı. Bu şerirler mahallince takiplerine sevk edilen müfreze tarafından ele geçirilmiştir. Mehmet ve Ali İbrahim’in yakalandığı konusunda, Aydın Vilayeti tarafından 15 Aralık 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’ne bilgi verilmiştir.

Aynı günlerde evvelce iki arkadaşından biri canlı, diğeri ölü olarak ele geçirilmiş olan Şaki Kocabaş Halil’in, Denizli’deki evinde saklanmakta olduğu tespit edilmişti. Bunun üzerine Şaki Kocabaş Halil, silahı ile beraber vukuatsız olarak ele geçirilmiştir. Şaki Kocabaş Halil’in yakalandığı Aydın Vilayeti tarafından 16 Aralık 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’ne bildirilmiştir.

1915 yılının kasım ayında Denizlinin Garbikarağaç Kazasının Acıbadem Kasabasından kiraz oğlu Hasan Hüseyin ile iki arkadaşı tohumluk zahire almak üzere Elmalı’ya giderlerken silahlı ve tanınmamak için yüzleri kapalı 4 şahıs tarafından soyulmuşlardı. Bunun üzerine suçluların takiplerine devam edilmekte idi. Yapılan araştırma sonucunda, bu şerirlerin Tefenni Kazasının Gölhisar Nahiyesi’ne bağlı Söğüt Köyünden oldukları anlaşılmıştı. Bir müddet sonra olayın failleri ve bunların yanlarında bulunan iki asker firarisi yakalanmış, ayrıca gasp ettikleri para ve eşyalar meydana çıkarılmıştır. Bu konu hakkında Denizli Mutasarrıflığı tarafından verilen bilgi, Aydın Vilayeti tarafından 16 Ocak 1916 tarihinde Dâhiliye Nezareti’ne bildirilmiştir.

Antalya’dan Hacı Baki oğlu Ahmet’in dört devecisi 1 Şubat 1916 tarihinde Tefenni Kazasının Gölhisar Nahiyesine bağlı Alankebir Köyünde yattıkları sırada kimliği meçhul dört kişi tarafından basılarak 97 lira ile iki mecidiyeleri gasp edilmişti. Mağdurların şikayetçi olması üzerine Garbikaraağaç ve Tefenni kazalarından çıkarılan müfrezeler marifetiyle icra olunan takibat neticesinde, soygun yapan kişilerin Yazır Köyünden Çoban Ramazan’ın başkanlığında Mustafa oğlu Ömer, Yunus oğlu Ömer ve Ali oğlu Hasan oldukları tespit edilmiş ve bunların hepsi yakalanmıştı. Suçlular evrak ve Üzerlerinden çıkan paralarla birlikte tahkikatın ikmal edilmesi için Tefenni Kazası’na gönderilmiştir. Bu konuda Aydın Vilayeti tarafından 8 Şubat 1916 tarihinde Dâhiliye Nezareti’ne bilgi verilmiştir.

1917 yılında Denizli Sancağında meydana gelen asayiş olaylarından bazıları da şunlardır. Denizli civarında eşkıyalık eden çetelerden birisi Kadı Musa çetesi idi. Bu çetenin bakiye mensuplarından Yatakçıoğlu Mehmet Ali ile Kütahyalı Ahmet, kayıtsız şartsız teslim olmuşlardır. Yatakçıoğlu Mehmet Ali ile Kütahyalı Ahmet’in yakalandıkları konusunda Aydın Vilayeti tarafından 23 Eylül 1917 tarihinde Dâhiliye Nezareti’ne bilgi verilmiştir.

 

Denizlinin Küçük-ada Köyünden Hacı Nasuh’un hanımı Hatice’nin hanesi, kimliği meçhul şahıslar tarafından basılarak eşyası gasp edilmişti. Bu işin faillerinin Gülemezli Köyünden Hacı Mehmet ile Denizlinin Buldan Kazasının Tepe Köyünden Veli oğlu Hüseyin ve Akmiler Köyünden Abdi oğlu Mehmet oldukları anlaşılmıştı. Bunlardan Veli oğlu Hüseyin ile Abdi oğlu Mehmet yakalanmış, Hacı Mehmet ise aranıyordu. Konu hakkında Aydın Vilayeti tarafından 26 Eylül 1917 tarihinde Dâhiliye Nezareti’ne bilgi verilmiştir.

Denizli Livası’nda eşkıyalık yapan Geyikler çetesinin reisi Dede ve arkadaşlarından Deli Ali namlarındaki iki şerir ile takip müfrezesi arasında bir müsademe vuku bulmuş ve bu müsademede adı geçen kişiler yaralı olarak ele geçirilmişlerdir. Geyikler çetesi reisi Dede ile Deli Ali’nin yaralı olarak yaka landığı 4 Ekim 1917 tarihinde Aydın Vilayeti tarafından Dâhiliye Nezareti’ne bildirilmiştir.

Bunun yanında Denizlinin Buldan Kazasının Sazak ve Hasköy köylerini basarak bazılarının para ve eşyasını gasp eden eşkıyadan çete reisi Nazillili Halil, meydana gelen müsademe sırasında ölü olarak ve arkadaşlarından Mustafa oğlu Ahmet canlı olarak yakalanmışlardır. Halil ve Ahmet’in ele geçirildikleri hakkında 4 Ekim 1917 tarihinde Aydın Vilayeti tarafından Dâhiliye Nezareti’ne bilgi verilmiştir.

Denizli Sancağı dâhilinde eşkıyalık eden İnaylı Ömer Çetesi ile takip müfrezesi arasında vuku bulan müsademe neticesinde de çete reisi Ömer canlı ve arkadaşlarından Kazaklarlı Ali yaralı olarak ve Göze Köylü Hasan ölü olarak ele geçirilmiştir. Konu hakkında Aydın Vilayeti tarafından 11 Ekim 1917 tarihinde Dâhiliye Nezareti bilgilendirilmiştir.

Denizli mıntıkasında silahlı olarak dolaşarak hayvan ve eşya gasp eden Geyikli aşiretinden Süleyman oğlu Mehmet’in yakalandığı ve arkadaşlarının takip edilmekte olduğu Denizli Mutasarrıflığı ile Jandarma Alay Kumandanlığı tarafından Aydın Vilayeti’ne bildirilmişti. Aydın Vilayeti de bu konuda 12 Haziran 1918 tarihinde Dâhiliye Nezaretini bilgi vermiştir.

Kuva-yi Milliye Döneminin ilk aylarında Denizli Sancağının merkez kazası ile Denizli’nin Çal Kazasında vukuat çıkaran eşkıyalardan birisi de Şaki Dede idi. Ancak Şaki Dede’nin ve münferit olay çıkaran diğer suçluların yakalanması, Denizli Sancağında yeterli jandarma kuvvetinin bulunmaması yüzünden gerçekleşemiyordu.  Aynı dönemde Denizli Sancağı’na komşu olan Nazilli ve Karacasu kazalarında da asayiş olayları çok artmıştı. 1919 yılının Haziran ayında Karacasu Kazası iki defa baskına uğramıştı. Bunlardan birisi Sökeli Ali çetesi tarafından gerçekleştirilmiş ve bu baskın sırasında çete mensuplarınca mal, düyûn-ı umûmiye, eytâm ve ziraat bank sandıklarında bulunan para ve mü- cevherler çalınmıştı. Diğer baskın da, bu olaydan birkaç gün sonra kimliği meç-hul kişiler tarafından yapılmış ve bu baskın sırasında da beş ev soyulmuştur.

 

I. Dünya Savaşı sırasında ve Kuva-yi Milliye Döneminin ilk aylarında Aydın Vilayetinin çeşitli mıntıkalarında eşkıyalık yapan çetelerden biriside Demirci Mehmet Efe çetesi idi.

Af konusunun gündemde olduğu bir sırada Demirci Mehmet Efe, Yunanlıların Müslüman halka karşı saldırılarını arttırması üzerine, eşkıyalığı bırakarak teşkil ettiği iki yüz kişilik bir çete ile Aydın’daki Kuvâ-yi Milliye kuvvetlerine ilhak etmişti. Bu gelişme üzerine Demirci Mehmet Efe çetesinin Kuvâ-yi Milliye’ye katıldığı konusunda Denizli Mutasarrıflığı tarafından 12 Temmuz 1919 tarihinde Dâhiliye Nezareti’ne bilgi verilmişti. Aynı konu hakkında Denizli Mutasarrıflığı 20 Temmuz 1919 tarihinde, Dâhiliye Nezaretini tekrar bilgilendirmiştir.

Demirci Mehmet Efe’nin eşkıyalığı bırakarak Kuvâ-yi Milliye kuvvetlerine katılması, Denizli Sancağını muhtelif eşkıyaların tecavüzünden korunmasını sağlamıştır.

Denizli Sancağında da asker firarilerinin sebep olduğu asayiş olaylarına dair çok sayıda örnek bulunmaktadır. Denizlinin Buldan Kazasının Mecidiye Köyünden ve asker firarilerinden olan ve dört beş seneden beri firarda ve eşkı-yalıkta bulunan Toluoğlu Mehmet ile arkadaşı Karapınarlı Kozcu Veli oğlu Mehmet, yapılan takip sonunda silahları ile beraber Denizli Sancağında yakalanmışlarıdır. Toluoğlu Mehmet ve Kozcu Veli oğlu Mehmet’in yakalandıkları konusunda Aydın Vilayeti tarafından 14 Aralık 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’ne bilgi verilmiştir.

 

Kıbızoğlu (?) Abdullah, Tavas Kazasının Kızılca Bölük Köyünden ve asker firarilerinden birisi idi. Yol kesmek suretiyle bazılarının malını gasp eden bu şahıs yakalanmıştı. Arkadaşları da takip ediliyordu. Abdullah’ın yakalandığı ve diğerlerinin aranmakta olduğu Aydın Vilayeti tarafından 12 Haziran 1918 tarihinde Dâhiliye Nezareti’ne bildirilmiştir.

Bunun yanında Garb-i Karaağaç Kazasının Kızıl-hisar Köyünden Çelik oğlu Hacı Mehmet’in önüne geçerek sekiz yüz liralık banknotunu gasp eden iki asker firarisinden Tavaslı Yörük Kadir oğullarından Kadir saklanmış olduğu hanede yakalanmış ve arkadaşı Mustafa’nın aranmasına devam ediliyordu. Kadir’in yakalandığı ve arkadaşı Mustafa’nın aranmakta olduğu Aydın Vilayeti tarafından 12 Haziran 1918 tarihinde Dâhiliye Nezareti’ne bildirilmiştir.

Geyikli aşiretinden Nebi, Denizli Hapishanesi’nden firar etmiş ve kimliği meçhul olan iki arkadaşı ile birlikte gündüzleri dağlarda gezmekte, geceleri ise Denizli’nin Honaz Nahiyesi ahalisinden soygunlar yaparak eşkıyalık etmekte idi.

Denizlieki En Unutulmaz Eşkiyalık Olayı İse Demirci Mehmet Efe, Denizli Vakasıdır.

1.  Dünya Savaşında Osmanlı Devletinin taraf olduğu İttifak Devletleri´nin mağlup olması neticesinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması´nın 7. Maddesine istinaden İzmir´i işgal ederek Denizli´ye doğru ilerleyen Yunan kuvvetleriyle işbirliğine girmeleri nedeniyle Denizli´deki gayrimüslimler Kuvâ-yı Milliye tarafından tedbir amaçlı olarak Anadolu içlerine tehcir edilmek istenmiştir. Bu tehcir için görevlendirilen efelerin taşkın davranışları neticesinde halkın galeyana gelmesiyle bir-kaç tanesi öldürülmüştür. Bunun üzerine Denizli´yi basan Demirci Mehmet Efe, çoğu masum, halktan 68 kişiyi hunharca katletmiştir. Bu çalışmanın amacı, tarihe Denizli Vak’ası olarak geçen bu üzücü olayın yaşanmasına sebep olan etkenleri ve sonuçlarını, yeni tasnif edilen arşiv belgeleri ışığında ortaya koymaktır.

 

Demirci, Sökeli Ali Efe´yi beklerken, Sökeli istasyonda Nis Adası´na göndereceği dört yüzden fazla Rum´un başında beklemektedir. Nazilli sürgünlerinden bir Rum, Sökeli Ali Efe´ye zengin Rumlar´ın Müslüman zenginlerin evlerinde saklandığını söylemiş ve adreslerini de vermiştir. Sökeli, tellal görevlendirerek Rumları gizleyenleri cezalandıracağını ilan etmiştir. Daha sonra habercilerden birinin kılavuzluğu ile evlere baskın düzenleyerek ev sahiplerini dayaktan geçirmiş ve yakaladığı Rumları istasyona göndermiştir. Sökeli bütün evleri dolaşmayı niyetlenirken, Albay Tevfik Bey´in gönderdiği bir adam ona, Demirci´nin telgraf başında beklediğini haber vermiştir. Demirci, genel durum hakkında bilgi aldıktan sonra (işini çabuk bitirip) kızanları toplayarak Goncalı´ya gelmesini emretmiştir. Sökeli istasyona doğru hareket ettiği sırada, Denizli´deki Kuvâ-yı Milliyecilere dağıtmak için Binbaşı Hamdi Bey silahlarını vermelerini istemiş, Efeler de postaneden silahlarını bırakarak ayrılmışlar ancak, istasyona giderken Askerlik Şubesi ile Yağhane´ye kadar olan istasyon caddesi üzerinde Denizli halkından pek çok silahlı kişi toplanmıştır. Bu gruptan bazıları yüksek sesle; “Artık bu millet ne Kuvâ-yı Milliye ne de zabit görmek ister. Bunlar defolup gitsinler” gibi sözler söylemişlerdir. Bayramyeri yakınındaki tabakhaneden malları yağma edilmiş olan birkaç kişi tarafından üzerlerine ateş açılmış ve tabakhanenin kenarındaki çalılığa gizlenmiş olan Kavasoğlu Mehmet ismindeki şahıs Sökeli´yi vurmuştur. Sökeli ile beraber Yenipazarlı Hacı Kara Mustafa ve Kuyucak´ın Gireniz Köyü´nden Mehmet Efe öldürülmüştür. Yüzbaşı Rıfat Beyle beraber diğer kızanlardan bazısı yaralı, bazısı da sağ olarak kaçmıştır.

Emekli Albay Şefik Aker´in daha sonraları “kardeş saldırısına uğradık” dediği bu olaydan sonra saat 10´da Albay Tevfik Bey, Demirci´ye gönderdiği yeni bir telgrafta “Vukubulacağını gece arzettiğim müessif hadise vukua geldi” demiştir. Öğleye doğru kargaşadan kaçarak kurtulan iki zeybek, Denizli´de meydana gelen olayları Goncalı´da bir çınar altında kahve içmekte olan Demirci´ye anlatmıştır. Sökelinin Demirci ile telgrafta konuşması, daha sonra postahaneden çıkması, vurulması ve Albay Tevfik Bey´in telgraf çekmesi yaklaşık yarım saat-bir saat kadar sürmüştür.

 

Demirci olayı haber alınca çılgına dönmüş ve yanına Albay Şefik Bey´i, 30-40 kadar kızanını bir de bir gün önce Dinar´dan on iki askeriyle gelen Jandarma Mülazımı Şevki Efendi´yi aldıktan sonra, Topçu Binbaşısı İsmail Bey´i de yerine kumandan vekili olarak Goncalı´da bırakarak üç vagonlu bir trenle Goncalı istasyonuna gelmiştir. Bu sırada Denizli´de kargaşa devam etmekte olup, Sökelinin mahallelere dağılan kızanları tutuklanmışlar ve Denizli´deki bankalar yağmalanmıştır. Demirci, Denizli istasyonuna gelince, Albay Tevfik Bey´le beraber, Binbaşı Hamdi Bey de

Demirci, İstasyon Caddesindeki Pandozoplu Fabrikası´na ait bahçeli köşkü kendisine karargah yapmış, muhtarların yanlarında zeybekler ve jandarmalar olduğu halde, ellerine vesikalar verilerek o gün o gece suçlu oldukları Kuvâ-yı Milliyeciler tarafından ihbar edilenler aratılmıştır.

Yakalananlar hükümet konağının karşısında ve eczanenin bitişiğindeki Kadın hapishanesine konulmuşlar. 9 Temmuz günü öğleye kadar tutuklanan erkeklerden ve şehrin ileri gelen zengin ve eşrafından 68 kişi telgrafhanenin karşısındaki eczanenin bitişiğindeki evin avlusunda efelerin baş cellâdı Nazilli´nin Aşağı Mahallesi´nden Kasap Mustafa Çavuş tarafından enselerinden kesilerek hunharca öldürülmüştür. Halkın boğazlandığı yer, yıkılan eski Ulu Cami´nin alt tarafında, İstasyon Caddesi´nin arka tarafıdır. O dönemde oradan bir çay aktığı için, boğazlanan insanların kanını su alıp götürmüştür.

Ancak Demirci´nin öfkesi geçmemiştir. Sarayköylü Şeyh Tahir Efendi´nin, birkaç kişinin suçu yüzünden bütün Denizli´yi cezalandırmanın doğru olmadığını, Denizlililerin Kuvâ-yı Milliye için her şeylerini adadığını ısrarla belirtmesi üzerine Demirci bu kararından vazgeçmiş ve yeminini yerine getirmiş olmak için, Şeyh Tahir Efendi´nin tavsiyesi üzerine Denizli büyük mezarlığının bir kısım otlarını yaktırmıştır. O gün akşamdan ertesi gün öğleye kadar zeybekler, Nazilli muhacirleri ve şehre yakın köylerden gelen çapulcular zengin çarşıyı ve şehri soymuştur. Demirci Mehmet Efe´nin bu şekilde Denizli´nin ileri gelen Müslüman eşrafından ve yöneticilerinden 68 kişiyi öldürtmesi, tarihe “Denizli Vak’ası” olarak geçmiştir.

Mehmet efe çok sayıda soygunlar yapmış yüklü miktarda hazinesi olan  eşkiyaların başında gelmektedir, Mehmet efe hazinesi henüz bulunamamıştır.


Yorumlar - Yorum Yaz
Sosyal Medya

Üyelik Girişi
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam56
Toplam Ziyaret327412
Site Haritası