Toplum Mitoloji İlişkileri
En eski ve en görkemli uygarlığın doğduğu yer Mezopotamya olan Kadim Yakındoğu‟dur. İnsanlığın gelişimi için büyük buluşlar bu dönemde ortaya çıkmıştır. Ateşin bulunması, tekerleğin icadı, yazının ve paranın bulunması gibi birçok kültürel gelişim bu devirde sağlanmıştır. Kadim Yakındoğu kültüründe çok sayıda ve farklı tanrılara tapma gibi dinsel bir boyut söz konusu olmuştur. Söz konusu olan bu olgu din ve mitoloji alanlarına da yansıdığı bilinmektedir. Farklı tanrıya tapma olayı çoğu kez aynı tanrıdan bahsedilse bile kültürler arası oluşan geleneksel bir adet halini almıştır. Tanrılar, kültürlere ve inanışlara göre bazen insan, bazen hayvan, gökyüzünde oluşan doğa olayı, kullandıkları nesne ya da bir simge boyutuna ulaşmıştır. Bu tanrılar insanların rüyalarına girebildiği gibi başlarına kötü bir şey geldiğinde tanrıların onları cezalandırdığını ve hatta onları kaçırıp ölüler diyarına götürdükleri düşüncesi insanların inançları arasında yerini almıştır. Mezopotamya medeniyeti kendine özgü coğrafi ve kültürel şartlarla büyüyüp gelişmiştir. Bu nedenle Mezopotamya‟yı etkisialtına alan dağlar, ovalar, ırmaklar ve mevsimlerin yanı sıra güneş, ay ve yıldızların kozmik ritmi bu medeniyetin temelini oluşturmuştur.
Bu bağlamda coğrafi yapı ve iklim üzerinden insanoğlunun yaşamı değerlendirildiğinde, bir bölgenin coğrafyası yani yeryüzü şekilleri ve iklimi (dağları,arazi yapısı, mevsimleri, su kaynakları) ile benzeri etkenleri, insanı bunlarla uyumlu düşünmeye ve yaşamaya sevk etmiştir. Yani bu fiziksel etken, yaşamsal faaliyetlerini ve inançlarını da etkileyecek boyuta ulaşmıştır. İklim ve coğrafya etkisinin günümüzde de olduğu gibi insanın ten ve göz rengini, duygularını, düşüncelerini, karakterini, rüyalarını, dilini, kültürünü etkileyebildiği gibi insanların inancını ve tanrıya olan bakış açısını da etkilemiştir. Örneğin Mısır‟daki güneş tanrısı “Ra” ve Mezopotamya‟daki Tanrı “Utu/Şamaş‟ın” fonksiyonları bağlamında bu tanrıların kendi toplumlarına olan etkisinin göstergesi olarak güneşin, doğuşu ve batışına yüklenen anlamlar, güneşin yeryüzüne olan yaşamsal etkilerinden dolayı insanların güneşe olan bakış açılarını da değiştirmiştir. Güneş ve gün ışığının her yere ulaşmasına paralel olarak Mezopotamyalılar güneşe insanları korumanın ve adaletin tesisi gibi görevler yüklemiştir. Mezopotamya tanrıları ile ilgili bilgiler ve anlatımlar eskiçağ mitolojik belgelerinde daha belirgin anlaşılmıştır. Bu mitolojik belgeler bilinen ve görünen dünyanın çok ötesinde bir gücü temsil eden tanrılardan bahsedilmiştir.
Eski Mezopotamya insanı, tanrıya ve doğaya anlam verme gerekliliği ile hep karşılaşmıştır. Her şeyden önce yaratılışı gerçekleştiren yegâne güç olan tanrı kavramı, bu insanları derinden etkilemiştir. Bu insanlar için tanrı esasen bir arayış, elde edilemez, gözler önüne sergilenemez, ulaşılmaz bir güç olmuştur. İnsanın en büyük uğraşı da yenilgisi de tanrı imgelemleri ile başlayan, yani zihnin uzanış biçimi olarak nesneleştirdikleri mitolojik tanrısal varlıklar oluşmuştur. İnsanoğlu böylece kutsal gördüğü değerlerini, ulaşamadığı bir tanrı özlemine bağlamıştır. Bu yaklaşım insanların tanrılarına hayati anlamlar yüklemesi ile gerçekleşmiştir.
Yorumlar -
Yorum Yaz