Japon Mitolojisi
Japonlar eski çağlardan günümüze kadar ülkelerini “Tanrılar Diyarı” sıfatına layık görmüşlerdir. Japon halkının neredeyse geneli kendi hayatlarını “Şinto” yani “Tanrıların Yolu” felsefesine göre şekillendirmişlerdir. Şinto ibadetinde Güneş Tanrıçası “Amaterasu” önemli rol taşımıştır. Ameterasu İzanagi ve İzanami tanrısal çiftinin kızlarından biridir. Bu çiftin mitolojik asıl yönü başka ilah ve ruhların dünyaya gelişi arasındaki bağı kurmasından kaynaklanmaktadır. Söz konusu olan bu ruhlar her biçime bürünmekle birlikte onlar “Kami” adıyla da anılmaktadırlar. Kamiler insanlara mutluluk ve şans getirmenin yanı sıra uğursuzluk ve kötü talih getirdiklerine inanılan yüce varlıklar olarak bilinmektedir. Japon mitolojisine 6. Yüzyılda Budizm eklenmiştir. Bu eklenen din daha önceki Şinto dinini tahtından etmek yerine onunla birleştirilerek yeni bir din elde edilmek istenmiştir. Böylece dinler arasında ayrım yapılmaksızın ibadetler bir arada yapılmıştır. Her iki din için önem arz eden yer tapınakların kutsal kapısı anlamına gelen Toriilerdir. Bu kapılar oldukça gösterişli olmasıyla birlikte göze daha çok çarpması istenildiği için kırmızı renk tercih edilmiştir. İbadet için gelen ziyaretçilerin bu kapılardan geçip tapınağın girişinde olan köprü üzerinden geçmeleri ve daha sonrasında bir çeşmede arınmaları gerekmektedir. İbadet yapmaya gelenler bazen tahta bir kutuya demir para atıp bazen de ellerin çırpılması ya da bir çan çalarak ruhların ve ilahi güçlerin ilgisini çekmeye uğraşıp onlara dualar okunulmuştur. Bu mitolojik gelenek günümüz Japonyasında halen devam etmektedir.
Yorumlar -
Yorum Yaz