• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

 



Lahit Nedir, Yapımında Kullanılan Malzemeler

Lahit Nedir, Yapımında Kullanılan Malzemeler

Lahitler, Roma’da uygulanan mezar tiplerinden birisini teşkil etmektedir. Roma Döneminde lahitler, mermer veya taş ocaklarında bloklar çevresine önce bir çukur açıldıktan sonra etrafı kesilerek alınmaktadır. Daha sonra da ana kayaya bağlı olan alt bölüm çatlatılarak ayrılıyordu. Bu şekilde imal edilen lahitler, tek tip olmayıp, özelliklerine göre farklı guruplara ayrılmaktaydı.

Bu lahitleri; 1. Girlandlı Lahitler, 2.Yarım İşlenmiş Lahitler, 3. Frizli Lahitler, 4. Sütunlu Lahitler, 5. Sandık Lahitler, 6. Tabula Ansatalı Lahitler, 7. Yivli Lahitler v.b. şekilde guruplar halinde değerlendirmek mümkündür.

Roma Döneminde Yapımında Kullanılan Malzemeler

Lahitler birbirinden farklı olarak 3 biçimde yapılırdı:

1. Çoğu zaman dikdörtgen prizma biçiminde bir sanduka olurdu; 2. Seyrek olarak da bir banyo küveti biçiminde; 3. Bunların dışında birtakım kural dışı örnekler de vardı.

Lahitler çeşitli türde taşlardan, kurşundan, bronzla kuşaklanmış yada alçı sıvanmış tahtadan yapılırdı. Pek özel durumlarda kullanılan granit ya da porfir bir yana bırakılırsa, taşlar arasında en değerli olan mermerdi. Ne var ki Roma Devleti topraklarının her yöresinde mermer çı­karılmazdı. Bu nedenle kısmen, olabilirse ya da ihtiyaç duyuluyorsa, ithal edilirdi. İthal için üç olasılık vardı:

1. Ocaktan çıkarıldığı gibi, işlenmemiş durumda bloklar; bazen de aslan başı yapmak üzere bir çıkıntı bırakılarak içi oyulmuş banyo küveti- biçimli tekneler;

2. Genellikle girland’lı (askı-çelenkli) lahit yapmak için;

3. Tamamen bitirilmiş hazır lahitler.

Bazı örneklerde mermerin nereden sağlanmış olduğunu saptamak kolay değildir. Çünkü çoğu zaman tek bir mermer ocağında birbirinden çok değişik çeşitte mermerler olabilir, bunların apayrı renklerde, kristallerinin de ayrı irilikte olduğu görülebilir. Ancak son yıllarda doğabilimsel yollarla, en çok da izotopların çözümlenmesiyle birtakım ilerlemeler sağlanmıştır. Yine de çözümlenemeyen sorunlar kalmaktadır, çünkü bazı durumlarda çeşitli ocakların analiz değerleri birbiriyle çakışır.

 

İmparatorluk Dönemi lahitlerinin yapımıyla ilgili üç merkezin varlığı açıkça bilinir:

Roma, Atina ve Anadolu’da Phrygia bölgesindeki Dokimeion. Bunların durumları birbirinden farklıdır. Burada, pek beğenilen bir mermer çeşidinden bol miktarda çıkarılırdı, lahit üretiminin temeli olan bu türe “marmor phrygium”, “marmor synnadicum” ya da “marmor docimium” denilirdi. Bugün İscehisar adını taşıyan Dokimeion, Afyon’un 20 km. kuzeydoğusuna düşer. Söz konusu mermerin Dokimeion’un 40 km. kadar güneybatısında bulunan Synnada’nın (bugünkü Şuhut) adıyla anıldığı da olur. Çünkü devlet elindeki taş ocaklarının yönetim yeri, Synnada kasabasındaydı. Genellikle, lahit yapı­mında kullanılan mermerlerin rengi hafifçe gümüşiye kaçar ve ötekilere oranla daha ince kristallidir. Bu külte, ihraç edilen Dokimeion tipin büyük grubunu oluşturan, girland’lı (askı çelenkli), frizli mermer, “torre nova” türü” denilenlerde ve sütunlu lahitlerde kullanılırdı. Aynı zamanda, bazı yerlere, örneğin Roma’ya işlenmemiş durumda ihraçta edilirdi. Lahitler ve mermer blokları kara yolundan Nikomedeia (İzmit) limanına sevkedilir ya da Ege Denizi kıyısında İzmir ya da Efes  gibi bir yere veya güney kıyılarında Attaleia (Antalya) ya da Perge gibi bir limana gönderilir, oralarda gemilere yüklenirdi.

Seyrek rastlanan bazı durumlarda, Dokimeion’ da, özellikle sütunlu lahitler için, yine orada çıkan başka bir mermer kullanıldığı olmuştur. Bu tür, açık renk bir mermer olup ince kırmızı damarlıdır ve ‘Pavonazzetto’ mermerinin bir çeşididir.

Atina: Kentin kuzeydoğusundaki  Dağından çıkarılan ve bundan ötürü adına ‘pentelike marmaros’ denilen bir çeşit kullanılırdı Sarıya kaçan renkteki bu mermer çoğunlukla büyük bloklarda yeşil parıltılı katmanlarıyla tanınır. Attika yöresindeki lahitlerin hepsinin bu mermerden yapıldığını sanıyoruz. Bu kuralın dışında kalan örneklerin de eleştirel bir yaklaşımla incelenmesi gerekir Pentelikon mermeri, bloklar yada işlenmemiş lahitler halinde Roma’ya da ihraç edilirdi. Bu, işlenmesi başkentte bitirilen bir dizi lahit olduğunu belli eder.

Londra’daki durumu açıklayabilecek en aza iki neden vardır: Luni mermeri Roma’ da ve İtalya’nın başka yörelerinde büyük miktarlarda gerekliydi, çünkü bu mermer her şeyden önce başka yapı işlerinde kullanılırdı. Bundan ötürü teslim süresinin uzun, fiyatların yüksek olduğu düşünüp bilir. Öte yandan genel giderler içinde nakliye ücretinin payı da işi zorlaştırıcı rol oynardı.

Roma kenti işlenmemiş bloklar ve yarı mamul parçalar dışında büyük miktarlarda hazır lahit de satın alırdı. Bunlar öncelikle Atina ve Dokimeion’dan fakat aynı zamanda ülkenin doğu kesimindeki başka yörelerden de getirtilirdi.

Bazı eyaletlerde lahit yapımında yerel olarak üretilen mermerlerin kullanıldığı olurdu. Ne var ki, örneğin Gallia’ da, Noricum’da· ve Yunanistan’ın çeşitli yörelerinde yerel ocaklar çoğu zaman iyi cins mermer vermiyordu. Selanik’te Thasos Adası’ndan değil de kentin çevresinden çok bol miktarda çıkarılan bir mermer kullanılırdı; ne var ki, bildiğimiz kadarıyla bu mermer Selanik dışına satılmamıştır.

 

Saptandığına ya da tahmin edildiğine göre, Yunanistan’daki pek çok mermer ocağı başka yörelere de mal satmıştır:

Aliki’deki ocaklardançıkartılan dikdörtgen prizma biçiminde kesilmiş ve işlenmemiş parçaların Roma’da çok kullanıldığını anlıyoruz. Saliara ocaklarında da işlenmemiş parçalar kaba banyo küveti biçiminde oyulurdu ve aslan başı olarak bitirilmeye hazır bir çıkıntıları bulunurdu. Bunlar yalnızca batı, orada da en çok Roma’ya ihraç edilmek üzere hazırlanırdı.

Paros ya da Kyklad Adaları: Ne miktarda mermer ihraç edildiğini ve örneğin Roma’da lahit yapımında buranın mermerinin kullanılıp kullanılmadığını bugünkü bilgiler çerçevesinde söyleyemiyoruz.

Anadolu’ da birçok yörede mermer çıkarılmıştır. Dokimeion’un kapsamlı biçimde işletilen ocaklarının üretimi, yüksek kalitesiyle bölgelerüstü sayılır. Bazı yörelerde mermer kalitesinin iyi olmaması ya da nakliyesinin zorluğu nedeniyle sadece ya da öncelikle yerel tüketime yönelikti. Örneğin Bithynia’da, Isauria’da ve Kappadokia’da veya Gediz Havzası’nda durum böyleydi.

Yine de mermeri ihraç edilen pek çok ocak vardı: Karin (Stratonikeia”, Iasos, Mylasa?): Henüz yeri tam olarak belirlenmemiş bir (ya da daha çok sayıda?) taş ocağından elde edilen işlenmemiş bloklar ve yarı bitirilmiş lahitlerin Kilikia’daki Phournoi, Suriye ve İskenderiye örneklerinden anlaşıldığı üzere kısıtlı ölçüde ticaretinin yapıldığı sanılmaktadır.

Aplırodisias Taş ocakları büyük miktarda yerli lahit yapımına olanak vermiştir; yarı bitirilmiş olanlarsa herhalde kentin çevresiyle sınırlı kalmaktaydı; bitirilmiş parçalar bazı durumlarda ihraç edilirdi. Taranto Körfez’inde Bevagna’da bulunan gemi enkazından çıkarılan ve aralarında tekne biçiminde içi oyulmuş parçalar da bulunan işlenmemiş mermerlerin arasında Aphrodisias kökenliler olup olmadığı bugüne kadar aydınlığa kavuşmuş değildir.

Efes: Kentin yakınlarında, bu arada Belevi’de, mermer çok boldur; yarı mamul lahitler, tümden bitirilmiş parçalar ve belki işlenmemiş durumdaki mermerler, çok büyük miktarlarda olmasa da, ihraç edilmiştir.

Marmara Adası (Prokonnesos): Byzantion-İstanbul yakınlarında, Marmara Denizi’nde bulunan bu adada çıkarılan mermerin üretimi açık farkla başta gelir. Büyük parçalarda bu mermer gümüş renginden, iri kristallerinden ve geniş, koyu renk ve düzensiz damarlarından kolaylıkla fark edilir. İşlenmemiş durumda ve çeşitli yarı mamul biçimlerde, en çok da girlandh lahit biçiminde seri imalatı yapılıp ihraç edilirdi, hatta üretim eyaletlerin her birinin örneğin, İskenderiye, Dalmaçya ve belki Kuzey İtalya ayn beğenisi gözetilerek yapılıp yarı mamuller ona göre hazırlanırdın. Anladığımıza göre, Roma’da en çok Marmara Adası kökenli ve aslan başı yapılmasında kullanılacak bir uzantısı bulunan içi oyuk banyo küveti biçimli lahitler aranırdı.

Fakat adanın kendisinde bugüne kadar bu çeşit bir örnek bulunmamıştır. Hangi biçimde işlenmemiş mermer ve hangi biçimde yarı mamul çıkarıldığını kesin söyleyebilmek için, oranın taş ocaklarındaki araştırmaların yayımlanmasını beklemek gerekecektir.

Mermer bulunmayan eyaletlerde değerli bir lahit isteyenler ya işlenmemiş parçalar ya da bitirilmiş durumda pahalı mal almak zorundaydı. Daha basit örnekler için, bulunulan yerin taşlarından yararlanılırdı; ancak lahdin süslerine gelince, çoğu zaman eyalet dışından getirilmiş mermer parçalar kullanılırdı. Birçok durumda lahitler boyandığı için aradaki değişiklik herhalde belli olmazdı. Yerel taşlar içinde en çok kullanılan, çeşitli bileşimlerde ve kalitede olmak üzere, kireç taşıydı. Yerel kireç taşından büyük miktarlarda lahit yapan yöreler arasında örneğin şuraları sayılabilir: Suriye, Kilikia, Pisidia, Pamphylia ve Dalmaçya. Ancak bunların dışında birçok yerde de kireç taşı kullanılırdı.

Kumtaşına az rastlanır. Bu madde en çok, başta Köln ve Trier olmak üzere, Rhein-Mosel bölgesinde kullanılmıştır. Tüf (lav) yada traverten (pamuk taş) ile yapılmış lahitler de vardır. Bunlar sıradışı, seyrek rastlanır örneklerdir. Birincisine örnek Roma yakınlarında Artena’da, ikincisine örnek de Roma’nın içinde76 görülmüştür.

Bazalt yani volkanik kayaç kullanıldığına da tek tük rastlanır. Arabistan’da (Gadara), Suriye eyaletinin güneyinde ve kuzeyinde, Sicilya’da ve Kuzey İtalya’da bu malzemeden yapılmış örnekler bulunmuştur. Bol miktarda üretildiği yer ise yalnızca Anadolu’da Assos’tur. Bundan yapılanlar sade sandukalar ve öncelikle girland’lı (askı-çelenkli) lahitler olurdu ve bunlar şaşılacak kadar uzak yerlere, örneğin İskenderiye, Filistin, Suriye, Trakya, Makedonya, Epiros ve Ravenna’ya ihraç edilmiştir.

Peloponnesos’un güneyinde Methoni açıklarındaki bir gemi batığının Assos’tan alınmış lahitlerle yüklü olduğu saptanmıştır. Assos kökenli lahitlerin çok tutulmasının nedeni belki İmparatorluk Dönemi’nde taşlara birtakım özel beceriler, hünerler yakıştırılmasıydı. Örneğin, ünlü lapis sarcophagus’un güya kırk gün içinde cesedi öğütüp yok ettiğine inanılıyordu.

Seyrek rastlanan örneklerde lahdin gümüşi ve pembe granitten olduğu görülür. Granitin en çok Mısır’ da işlendiği ve oradan uzak yörelere, Roma’ya gönderildiği anlaşılmaktadır. Bunlarda süs ve girland (Roma) seyrek görülürdü Troas’ta (Çanakkale Boğazı’nın güneyi) yerel granitten, Assos’un girland’lı lahdinin ana çizgilerini andıran bir lahit sandukası yapılırdı.


Yorumlar - Yorum Yaz
Sosyal Medya

Üyelik Girişi
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam51
Toplam Ziyaret327407
Site Haritası