• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

 



Hititler’de Ölü Gömme Törenleri

Geçmiş toplumların törenlerini inceleyip araştırmak, aynı coğrafyada yaşayan toplumlarının bugününe ve yarınına daha sağlıklı bakmaları için çok önemlidir. Bu makalemizde, Anadolu’nun kadim toplumlarından olan Hititler’de ölü gömme ve Hititler’de Ölü Kültü hakkında konuşacağız.

Doğaya baktığımızda ölü gömme merasiminin yalnız insanda bir anlam ifade edebilecek ritüellere sahip olduğunu görmekteyiz. Her toplum, kendi inanç ve kültürüne göre farklı ritüellerle ölülerini gömmektedirler.

Ölü gömme törenleri, toplumların, kendilerinden ayrılan bireyleriyle aralarındaki bağı koruma, vefayı gösterme ve sonraki hayata dair umutlarını canlı tutma gibi amaçlarla yapılmaktadır.

Ölü Gömmer Törenleri Neden Yapılır?

Hitit toplumu için de ölü gömme törenleri çok büyük bir öneme sahipti. Hititler, hem yakarak hem de gömerek ölülerini defin ediyorlardı.

Bilinen Bazı Hitit Ölü Mezarları Şunlardır:

  • Osmankayası
  • Ilıca
  • Gordion
  • Büget
  • Seydiler ve Yanarlar
  • Kazankaya

Arkeolojik veriler Hitit halkının ölülerini hem ceset halinde hem de yakarak gömdüklerini ortaya koymaktadır. Hitit mezarlarında aşağıdaki malzemeler bulunabilir:

  • Kaplar
  • Fincanlar
  • Maşrapalar
  • Testiler
  • Çömlekler
  • Tunç Halkalar
  • Bilezikler
  • Kurşun idol

Hititler ölülerinin ardından aşağıdaki ritüelleri uygulamaktadırlar:

  • Ölü iyice yıkanmakta
  • Ellerde taşınmakta
  • Toprak mezara elde götürülmekte
  • Toprağa gömülmekte

Hititler kral ya da kraliçenin ölümünü “büyük gün” olarak adlandırmaktadırlar. Ölen bu soylu kişiler tanrılaşmakta, halk içki kamışlarından içkilerini içmekte, cenaze törenleri ise 14 güne kadar sürmektedir. Bu sürecin bir kısmında yeme yasağı uygulanmaktaydı.

Hitit Toplumunun Ölü Kültü Anlayışı

Ayinlerin yapılabilmesi için bazı hazırlıkların yapıldığı ve söz konusu ritüellerin organize bir biçimde gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Hazırlıklar, cesedin yakılacağı alanın ve tören alanının hazırlanması ile tören alanının ortasına bir çadırın kurulması ile başlamaktadır. Törenlerin birçoğunun tören alanında yapıldığı ve zaman zaman çadırın içinde ve dışında söz konusu ritüellerin gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.

Tabletlerde, “cesedin yakılmasından sonra bazı ritüeller yapılır ve geriye kalan kemik kalıntıları ve küller “Taş Ev’e taşınır” ifadesi geçmektedir Van den Hout’a göre, taş ev, ölü için hazırlanan bir anıt mezar ya da mozole olarak düşünülmelidir .

Bazı kral ve kraliçelerin daha hayatta iken kendileri için mezar yaptırdıkları ve hatta heykellerini oraya koydurdukları da anlatılmaktadır. Kral ve kraliçelerin cesetlerinin bulunduğu bu mekânların kutsallığının son derece önemli olduğu ve herkes tarafından saygı duyulduğu da yine metinlerden anlaşılmaktadır. Öyle ki metinlerin birinde, “havlayan köpeğin bile taş evin bulunduğu yere geldiğinde sustuğu” belirtilmiştir.

Hattusa dışında bulunan hanedan mensuplarının da ölümlerinin ardından Hattusa’ya getirildiği ve burada gömüldüğü anlaşılmaktadır. Ölünün yakılmasının ardından geriye kalan kemik ve küllerin bir kabın/umenin içerisine konup konmadığının tam olarak anlaşılamamasıdır. Metinlerde taş eve götürülen kemik ve küllerin bir beze sarılarak buradaki yatak/sedirin üzerine konduğu belirtilmektedir.

  
545 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Sosyal Medya

Üyelik Girişi
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam84
Toplam Ziyaret327440
Site Haritası